Parmenides ‘in Tanrıçası Buyurdu: “Ah O İki Kafalılar!”
Parmenides…
“Yüce ruhlu Parmenides’in gücü çeşitliliğinde değil,
Ama o aldatıcı imgenin yerine düşünceyi yüceltti.” -Timon
Parmenides (‘Parmeneides’) Presokratik dönem filozoflarından biridir. İtalya’nın güneyinde Elea kentinde, altıncı yüzyılın bitimine doğru doğduğu ve beşinci yüzyılın ortalarında öldüğü bilinir.
Çoğu filozoflar için söylenen gibi, hakkındaki birçok bilgi ardında bıraktığı fragmanlardan çıkarımlara ve rivayetlere dayanıyor.
Çağındakiler ve Antik çağ düşünürlerini inceleyenler içinde Parmenides dönüm noktası sayılıyor. Aristoteles mantığın kurucusu olarak kabul edilse de; Parmenides, dönemi için mantık diyalektiğin zeminini hazırlamıştır. Varlık felsefesinin (ontoloji)kurucusu olarak da Parmenides kabul edilir. Yerin küre biçimli olduğunu ve evrenin merkezinde bulunduğunu ilk gösteren o’dur. Düşünürün ortaya attığı varlık kuramı, alışı gelmiş olanın oldukça uzağındadır. Özellikle Herakleitos’la olan zıtlaşmaları ve varlık konusundaki Herakleitos karşıtı kuramı ile bilinir. Herakleitos varlığın zıtlıklardan meydana geldiğini ve zıtlıklarla “bir” olduğunu söylerken, Parmenides’e göre varlıklar için zıtlık ve boşlukta var olma gibi bir şey söz konusu değildir, her şey “bir”dir.
Parmenides ‘Doğa Üzerine’ Şiiri
Parmenides’in varlık kuramı, yazdığı doğa üzerine adlı eseriyle günümüze fragmanlar halinde ulaşmıştır. Bu şiir, destanımsı bir kurguyla yansıtılmıştır.
Şiir’de iki ana karakter vardır:
Tanrıça(Grekçe de ”Thea”)- Hakikati bildiren (Kimi araştırmacılara göre; Bu Tanrıça, Kader veya Hakikat Tanrıçası, kimilerine göre ise Persephone’dir. Ancak kesin bir çıkarım yoktur.)
Delikanlı: (Grekçe de “nuophutos” çırak veya toprağa ekilen yeni bitki olarak çevrilir.) Tanrıça’nın Hakikati bildirdiğidir.
Bu şiiri inceleyip, fragmanlar halinde toplayanlar ise; kitabı üç bölümde incelemişlerdir.
Girizgah, Hakikat ve Kanılar…
Girizgahta, delikanlının tanrısal olana doğru bir yolculuğa çıktığı anlatılır.
“Aslında hakikat biriciktir; varlık tam ve “bir” olarak vardır. Varlık akıl veya düşünceyle aynıdır”
Hakikat bölümünde ise; varlığın nasıl tam, biricik ve değişmez olduğu, kanılar da ise; görünüşlerin ve duyuların nasıl yanıltıcı olduğunu kozmik, fiziksel ve biyolojik örneklerle aktarmaktadır.
Parmenides şiirini ezoterik metaforlarla yazmıştır. Bu metin belirsizliğe ve ikili anlamlara sahiptir. Mantık bilimci ve filozoftan böyle bir kurgu beklenmediktir.
Gemelli Marciano’ya göre; Böylesine mistik bir üslupla varlık kuramını anlatma sebebi, o dönemin şartlarından ve kavrayışı dar olan zihinlere hitap etmek istemesindendir. Belki de ona göre hakikat olanı, anlaşılabilir ve kabul edilebilir olarak yansıtmayı amaçlamıştır. Kutsal metinlerde olan “vahiy ve hakikati bildirme” mitlerini Parmenides kurgusunda da görmekteyiz. Vahiy yoluyla aktarılanların yasa koyucu tutumunu o dönem içinde Parmenides kendi lehine çevirmiştir.
Delalet ve ima etme, iki anlamlılık, bilinmezlik, belirsizlik onun üslubunu anlatmak için en doğru kelimelerdir. Kullandığı metaforları, mistik deneyimin arka planı üzerinden yorumlamak gerekmektedir.
Parmenides bu mistik anlatımı neden kullanmaktadır? İki şeyi amaçlar:
Bir açıdan metnin ulaştığı insanları eğitmek, diğer açıdan ise esneyemez olanlara ve duymayanlara karşı metni korumak.
Parmenides, Empedokles ve birçok düşünür gibi çağında büyücü, peygamber, şifacı olarak görülmektedir. Şiirinden felsefesini Yeraltı Tanrıçası Tartaros’tan aldığını söylediği çıkarımlar yapılmaktadır;
“Hoş geldin ölümsüz sürücülerin kendisiyle ilgilendiği ve yolculuğunda seni bulunduğumuz yere kısrakların taşıdığı genç adam. Bu yolda seni bekleyen bedbaht bir kader yok ve bu yol insanların genelinin hak ve adalet dışında çıktığı bir yol da değil. Burada her şeyi, içinde hiçbir doğru inancın olmadığı ölümsüz olmayanların hakikat ve görüşlerinin etrafında dolandığı yerinden oynamaz yüreği bulacaksın.”
Tek Hakikat: Yok Yoktur!
Parmenides’e göre üç mantık varsayımı olabilir.
- “Var vardır.”
- “Var değil, vardır” (Yok vardır)
- “Hem var vardır, hem de var değil (yok) vardır.”
Ona göre, son iki varsayım mümkün değildir. “Yok olan var olamaz.” Bu açıklaması ikinci varsayımı mantıkken çürütür. Üçüncü varsayım da ise; “hem varlık vardır, hem de yokluk vardır.” Parmenides’e göre bu da olası değildir. Varlık varsa, vardır. Yokluk yoksa yoktur.
Bu çürütmelerinden sonra elinde tek bir mantıklı ilke kalır.
“Varlık vardır!”
“…zira özdeştir düşünme ile var olma!” Ona göre düşünme yani akıl (logos)ile varlık(var olan) özdeştir. Düşündüğünüz şey vardır. Düşünemiyorsanız, o şey yoktur. Düşünce sadece “var olanı” bilir.
“Aklın varlığı kavraması, varlığın kendisinden söküp atılamaz. Akıl ancak varlığı kavrar çünkü onunla kaimdir. Onu ne dağıtabilmek ne de bir araya getirebilmek mümkündür. Zira ne akıl, ne de varlık parçalardan meydana gelir. Bir ve tam, noksansız ve süreklidir ikisi de. Çünkü birbirleriyle özdeştir.”
Parmenides – Herakleitos Zıtlaşması ve Varlığın Özellikleri
Parmenides’e göre gerçek olan tek ve nettir. Değişim, dönüşüm, var oluş ve yok oluş, var olanın olumsuzlanmasıdır. Herakleitos gibi bir değişimin varlığı düşüncesi, varlığın var olma durumunu çürütür. “Var olan asla var olmayanın boyundurluğu altına giremez.”
Ki şiirinde de ele aldığı gibi, ona göre; duyularda yanıltıcıdır. Varlık ve yokluk kavramları bizi kararsızlığa sürükler, bu kararsızlık ise; gerçeklikten uzaklaştırır. Şeyleri kavrarken, duyulara başvurmak bizi yanıltır. Aklın mantığıyla hakikati kavramak önemlidir. Düşünme ile var olma özdeşse hakikat olana insan düşünerek ulaşacaktır zaten.
“…Hem fanilerin kanılarını, ki o kanılarda hakiki bir güvence yoktur!”
Varlığın Özellikleri:
- Meydana getirilmemiştir.
- Bütün ve biriciktir.
- Yok edilemez.
- Öncesel ve sonrasal değildir.
- Hep şimdidedir.
- Her yeri birbiriyle aynıdır.
- Birdir.
- Kesintisiz bir süreklilik içindedir.
- Doğuşsuzdur ve büyümemektedir.
Eğer varlık bu özelliklere sahip olmasaydı yokluğun var olması gerekirdi. Buna ‘karşıtlık ilkesinin olanaksızlığı’ denilebilir.
“Var ya vardır ya da değil!”
Parmenides’e göre bir boşluk yoktur. Varlık eksiksiz bir tümlüktür. Asla değişmez. Zorunluluk onu kendi sınırları içinde tutar. Kader ise onu boşluk bulunmayan bir kürenin içinde tam, bütün, eksiksiz ve farksız olarak zincirlemiştir.
“Mecburendir varlığın var olduğunu söylemem ve düşünmem: var zira varlık,
“değil var” ise değil: İşte sana mülahaza etmeni buyurduğum budur.
Zira seni, birinci yolu araştırmaktan <men edeceğim>
Ve sonra da şundan (ki hiçbir şey bilmeyen faniler onu uydururlar, Ah o iki kafalılar!)
Çünkü sinelerindeki çaresizlik yönlendirir aylak düşüncelerini: Buna kapılıp duranlar,
Sağırdırlar, aynı zamanda da kör; şaşkın kararsız zümreler;
Ki onlar varlığa gelme ve var olmamayı aynı kabul ederler
Ve de aynı kabul etmezler, üstelik de hepsinde geri dönücü gidişatları vardır.”
Kaynakça:
- Parmenides – Fragmanlar Yunanca aslıyla birlikte “Alfa” (Eski Yunancadan çeviren ve notlandıran Kaan H. ÖKTEN)
- Doğa Hakkında (şiir)- Parmenides
- F.M.Cornford- Sokrates Öncesi ve Sonrası
- Jean Paul Dumont – Antik Felsefe
- Wikipedia