Filozof Hypatia Sokrates Kafası, Feminizm Harekâtı
-Filozof Hypatia-
“Bir kadın dünyayı aydınlatmak için ışık oldu ama söndürmek için ellerinden geleni yaptılar.
Bir kadın dünyayı daha güzel bir yer yapmak için canını ortaya koydu.
Ama canını almak için elinden gelen her şeyi yaptılar.
Bir kadın insan aklının aynı zamanda onun kanatları olduğunu söyledi.
Ama o kanatları kırmak için seferber oldular.”
Platon’un ruhu, Afrodit’in bedeni…
Filozof Hypatia, İskenderiyeli astronom, matematikçi ve filozof. Bilinen kadarıyla İskenderiyeli ilk ve son kadın filozoftur. Güzelliğiyle ve zekasıyla o dönemin Sokrates’i gibidir. Ve onca emeğine ve uğraşına karşı ölümü Sokrates’in kendi düşüncelerine ihanet etmeden, geri adım atmadan ve düşünce özgürlüğüne ket vurmadan kendini feda etmesi gibi sonuçlanacaktır.
Filozof Hypatia ’ya Göre Korku;
…Diğer gelecek korkuları beslerdi. Korku korkuyu yaratırdı. Hypatia kendine güveniyordu. Bir kere korkulara baş kaldırdığınızda onların sis gibi dağıldıklarını, kendisi deneyimlemişti. İnsan kendi korkularının ebeveyniydi. Ve Filozof Hypatia, onlar kanatlarını kırmadan önce bile korkulara teslim olunmaması gerektiğinin bir örneğiydi.
Filozof Hypatia ’nın Hayatı;
M.S 370 civarında doğdu. Hıristiyanlığın ve Paganlığın birlikte var olmaya çalışmaları sonucundaki birliktelik yerini saygısızlığa ve birinin diğerine üstün gelmeye çalışmasıyla kaosa düşecekti.
Hypatia’ın bir kadın olarak kendini bilime ve felsefeye adamasının nedenlerinden biri de yine Hypatia gibi astronom ve matematik üzerine düşünen ve çalışan babası “Theon” sayesindeydi.
Babasından sonra Neoplatoist Okulu’nun başına geçti.
Hypatia, Yeni platonculuk öğretisine bağlıydı. Kendisi Pagandı. Ancak Yahudi ve Hıristiyanları da içtenlikle kabul ediyor ve eğitiyordu. Öğrencisi Sinesius, ilerleyen zamanlarda iyi bir düşünür ve piskopos olacak, Hypatia’dan haberdarlığımızda öğretmeniyle aralarındaki mektuplaşmaları olacaktı.
“Bizi birleştiren şeyler, ayıranlardan daha fazladır. Hepimiz kardeşiz.” Bakış açısı öğrencilerinin de sonradan kendi bakış açılarına ekleyecekleri bir öğretiydi. Filozof Hypatia, insanları bir araya getiren şeyler insani ve doğal iken, birbirinden ayıran şeylerin hepsinin suni şeyler olduğunu düşünür.
Hıristiyanlık ve Paganların Kavgası Sonrası;
Paganları sürgüne, Büyük İskenderiye Kütüphanesi’ni de yıkılışa sürüklemiştir. Kitaplar, parşömenler nice felsefe ve bilim fragmanları kül olmuştur. Bazı evraklar kaçmadan önce toplanmıştır ama bu fragmanlar, günümüze kalabilecek olan nimetlerin çok azıdır nitekim bazı araştırmacılar kütüphanenin yanışının, dünya ilerleyişini 100 sene geriye ittiğini söyler.
Paganların çoğu Hıristiyan olmuştur. Artık Pagan-Hıristiyan değil lakin Yahudi-Hıristiyan kavgası başlamıştır. Hypatia’nın öğrencisi Orestes, kentin valisi olmuştur. Ve Hypatia’ya sürekli danışmaktadır, akıl almaktadır. O dönemin din görevlilerinden Cyril, valiyi saf dışı etmek istemektedir. Vali olmadan önce Orestes Hıristiyan olmuştur. Ve Cyril, Vali Orestes’i diniyle biricik aşkı; akıl hocası Hypatia arasında kalmaya iter.
Filozof Hypatia konseye gittiğinde, Cyril bu konseye Hıristiyan olmayanların giremediklerini; Hıristiyan olması gerektiğini söyler. Eğer olmazsa cadı ilan edilecektir, olursa saygı değerliliği düşecek ve alelade kadınlardan biri olacaktır. Her halükarda ikisi de bu dincinin işine gelecektir. Çünkü meydan ona kalacaktır.
Hypatia bunu kabul etmez. Dogmatik inançlara körü körüne inanmaz da… Aslında Paganlığın da dogmatik, batıl inançlarına çok fazla bağlı değildir. Bir inanca bağlı olmak niyetinde de değildir, akıl onun için ilahi bir güçtür. Ve ‘ben felsefeye inanırım’ diyerek Cyril’e karşı çıkar. Orestes ne kadar kaçması gerektiğini söylese de Hypatia, kendi varoluşuna saygısızlık etmek istemez. Ve Orestes’in koruma imkanlarını reddeder.
Hypatia’yla Balyoz Etkisi ve Yeniden Bakış
Parabolariler, konsey alanından evine doğru giderken Hypatia’yı yakalar. Önce onu çırılçıplak soyarak kent meydanında sürüklerler. Diri diri midye kabuklarıyla doğrarlar ve sonra yakarlar. Aslına bakılırsa Sokrates’in hikayesinden bir farkı yoktur, bu hikayenin. Geçmişte ve günümüzde çoğunlukla toplumun ‘yeniden bakmasını’ sağlayabilmek için birilerinin kendisini feda etmesi gerekmektedir. Dogmatik, batıl inançlarla korku kuyusunun dibine batanlar, balyoz etkisi yaratacak bir hikayeye maruz kalmadıkça ‘yeniden bakamaz.’
Ve bu yeniden bakamayış, cehaletin dipsiz kuyusuna dalmaktır. Hypatia’dan rahatsız olanlar onun cesaretinden, kendini bilirliğinden ve cinsiyetinden rahatsız olanlardır. Hypatia, insanların esaretlerini istemeden de olsa toplumun gözüne sokmaktaydı.
İnsanlar inandıkları şeyin yıkılmasını hiç bir devirde istememişlerdir. Anlayamazlar. Ve anlayamadıkları şeyi her zaman lanetlemenin bir yolunu bulmuşlardır. Ve o şeyin yok edilmesi gerekmektedir. Bu linçleme, çoğu zaman kör zihinlerce atılır.
Filozof Hypatia ile Feminizm Bakışı
Hypatia’nın ölümü feminizm karşıtı bir eylem olarak görülebilir. Kadınlara yönelik davranışlar da köklü bir değişikliğe gidilecektir. Bir kadının sadece dünyaya bir şeyler katmak isteme niyeti, onu cadı olarak suçlamaya yetecektir. Ve bu da Ortaçağ’ın cadı ve engizisyon zihniyetini yürürlüğe sokmasının bir ön hazırlığı olacaktır.
Aslına bakılırsa tarih boyunca insanları korkutmak kolay olmuştur. Hele ki temelini dogmatik inançlara atmış bir devlet, toplumunu dogmatik inançlarından vurup, peşinden sürükleyebilmektedir.
“Korkakları ele veren en önemli şey şudur: Ortada var olan probleme çözüm üretmektense, o problemin suçlusunu ararlar. Çünkü çözüm bulmak her daim zordur, oysa suçlu bulmak her daim kolaydır. Politikacılara dikkat edin; onlar her daim bir şeyler için bir suçlu bulurlar.”
Onlar Hypatia’yı buldu. Ancak Hypatia yüzyıllar sonra bile olsa bize ulaştı.
Hypatia’nın hikayesini sözleriyle bitirelim.
- “Her şeye yeniden, tekrar ve yeniden bakabilmek.”
- “Düşünce hakkını saklı tut.”
- “Yanlış da olsa düşünmek, hiç düşünmemekten iyidir.”
- “Tanrı her birimizin yüreğinin derinliklerine hakikatin, doğruluğun gölgelerini bıraktı ve bunları yeniden yeşertmek ve bilgelik ışığında parlatmak gerekiyor. Tıpkı bir meyvenin etli kısmının kabuğundan çıkarılması gibi…”
KAYNAK:
- Destek yayınları; Hypatia-Düşünce tarihinin ilk bilim kadını
- Agora – 2009 filmi.